24 Ekim 2012 Çarşamba

İYİ BAYRAMLAR...


Bu bayram buruk geçecek bizim için, canım dedem bizimle olmayacak artık kahkahalarımızın yükseldiği, kuş sütü eksik sofralarımızda:( Ben vefat eden insanların bizleri izleyip izlemediği konusunda çok yorum yapamıyorum. Umarım böyle birşey vardır, umarım bayramda buruk soframızda o da kendine bir yer bulmuş bizi izliyor olacaktır. Onu her anışımızda, onunla ilgili her anımızda bize gülümsüyor olacaktır. Çok özledim; acı, özleme dönüştükçe aslında daha çok acıtıyormuş, bunu yaşayarak öğrenmek de çok zor. Allah tüm sevdiklerimizi bizlere bağışlasın.
 
Biz bu bayram kısmetse 2. günden itibaren Bursa'dayız, siparişlerimi verdim:)) Canımmm annem her arayışımda "canın ne çekiyor" diye sordu, ben de her seferinde bol limonlu yaprak sarma ve salatalık turşusu cevabını verdim:)) Akşam da sarmış hepsini canım benim, yetmemiş bir de lahana sarması da yapmış, bayramın rutini, baklavadan bıkanların kurtarıcısı:))) Bu bayram sarmaya doyacağım:)) Bir de güzel baklavaya:)) Gerçi canım hiiiççç tatlı çekmiyor ama annemin baklavasını yemeden dönmemeliyim, o kadar diyorum:))) 
 
Herkese mutlu, huzurlu, sevdikleriyle geçirecekleri güzel bir bayram diliyorum. Akabinde 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız var. Tüm sokakların kırmızı bayrağımız ve canımız, liderimiz, bugünlerimizi borçlu olduğumuz, ölene kadar minnet duymamız gereken ATATÜRK'ümüzün resimleri ile donatılacağı gün. Bayramlarımız şimdiden kutlu ve mutlu olsun...
 
 

16 Ekim 2012 Salı

İÇİMDE AÇAN PAPATYALAR...


Günlerdir zor tutuyorum kendimi:) Beni tanıyanlar bilir, içimde çok fazla tutamam heyecanımı, mutluluğumu, keza üzüntülerimi de. Ama nasıl olduysa sabrettim, etrafımdaki tüm uyarıları dikkate aldım, erkenden kimselere söyleme dediler, ok dedim:) Ama illa ki çok yakınlarıma söyledim:)) Geçen mayıstaki mesajları dikkate aldım, şimdi tam 14 hafta+1 günlük hamileyim:) İlk zamanlar biraz zor geçse de, şu son hafta hamilelikle birlikte bir de soğuk algınlığı geçirsem de şükrediyorum. Hele o ultrason çıktısına ne zaman baksam o minik böğürtleni görünce hamile olduğum kafama bir kere daha dank ediyor. Birşey hissetmiyorum tabi, çok erken daha. Ama derler ya kadınlar hamile olduklarını öğrendiklerinde anneliği, erkeklerse bebek doğup kucağına aldıklarında babalığı hisseder diye, işte o hesap, annelik moduna direkt giriş yaptı beynim ve vücudum. Değişimlerimi de hayretle izliyorum. Çok alıngan oldum mesela, herşeye zırlak biri gibi ağlar oldum. Tvde çıkan şu sütaş reklamında kaybolan inek yavrusunu ne zaman görsem ağlıyorum, kanal değiştiriyorum:)  Sevdiğim birçok şeyi yiyip içemiyorum, istemiyorum, hatta görmeye veya kokusuna dahi dayanamıyorum. Sürekli bir uyku modu, bir miskinlik alıp götürüyor beni:) Herkes bir tahminde bulunuyor tabii, cinsiyeti konusunda, uzun zamandır görmediğim birçok kişi bendeki değişimden bahsederken, sana birşey olmuş, çok güzel diyorlar, mutlu oluyorum. Söylediğimde "o zaman kesin erkek" diyorlar:)) Erkek bebek anneye güzellik katarmış, pehhh, halbuki ben çok mutluyum ve mutlu insan her daim güzeldir, bunu kimse göz önünde bulundurmuyor sanırım:)) Cinsiyeti bugün belli olacaktı ama benim inatçı minnağım ikili tarama testinde yaptığı gibi burada da yaptı yapacağını ve göstermedi de göstermedi:) Ay, bir de tarama testi maceramız var evlere şenlik.
Sabahın 9 unda ilk randevu olarak gittik perinatoloji uzmanına, doktor bize öğlen 12 ye kadar sonuçları alabileceğimizi söylemişti, ohh dedik, internette 1 hafta yazıyordu, ne güzel hemen aynı gün halledeceğiz işlerimizi diye sevindik. Küçük bir inatçıyı taşıdığımı bilmeyen ben ve eşim erken sevinmişiz:) 3 kere muayeneye ara verip yürüyüşler yaptık, birşeyler yedik içtik, ama yok, en son öğleden sonra 3te gelin dedi doktor, bizim minnağın keyfi  geldi de muayeneyi tamamlayabildik. E sonuçlar da doktorun da yoğunluğuna bağlı olarak 3 gün sonraya ertelendi:) Neyseki sağlığı yerinde, biraz arnavut damarlı, biraz afyon inatlı minik bir bebiş karnımda büyümeye devam ediyor:)) Artık 3 hafta bekleyeceğiz, en önemlisi sağlıklı olması tabii, ama insan merak ediyor işte:) Haa bir de durmadan yiyiyorum, bir ara kendimi durduramıyordum, ona rağmen 2 kilo almışım, çok şükür, doktor bugün elime bir diyet listesi tutuşturdu, eşim süt içmiyorum diye beni doktora şikayet etti, bir de balık yemiyorum diye, neyse balıktan yana sorunumuz geçti gibi, hapla da idare edebilirmişim ama süt şart, dedim bol bol yoğurt, ayran ve peynir tüketiyorum, olmaz dedi, işlenmiş hiçbir ürün gerçeğinin yerini tutmaz, değişik alternatifler önerdi, sütü daha istekli içebilmem için; mesela meyveli, mesela 1 çay kaşığı nescafe ve 1 adet esmer şekerle iç süper olur dedi. Bakalım deneyeceğiz. Sanırım şu ana kadarki en uzun yazımı da yazmış oldum:)) Şimdilik bu kadar....

15 Ekim 2012 Pazartesi

İYİ HAFTALAR


Hastalıklarla dolu geçen günler, yoğun iş temposu derken buraya vakit ayıramıyorum. Aslında fotoğraf çekme isteğimin de gelmesini bekliyorum diyebilirim, mesela dün dışarı çıkıp yanıma makineyi almama rağmen tek 1 kare bile çekmeden eve döndüm. Bu miskinliği üzerimden bir an evvel atmam gerekiyor. Mevsim geçişlerinde hasta olmak artık Allah'ın emri gibi birşey oldu bende, ne kadar korusam da kendimi, günde en az 20 kişiyle muhattap olduğum için illa ki hasta birine denk geliyorum ve kaçınılmaz son işte... Neyse, bayrama kadar turp gibi olmalıyım ki Bursa'ya ailemi görmeye gidebileyim:)) Bu hafta çok önemli haberler bekliyorum:) Alır almaz burada da paylaşacağım. Şimdilik bu kadar. İşler beni bekler. Herkese güzel, mutlu haftalar diliyorum.