Geçen hafta aile özlemim ağır basınca ani bir karar alarak Bursa'ya gittim. Çok güzel anlar, güzel fotolar ve hatıralar biriktirdim ve İzmir'e geri döndüm. İkiye bölünmek çok zor, burada aile özlemiyle yanıp tutuşurken, oraya gidip burada bıraktığım eşimi özlüyorum:)) Ama Allah herkese böyle özlemler versin, sevdiklerimizi yanımızdan hiç ayırmasın (amin:))
çok güzel bir hava vardı gittiğimde ve ertesi güne kadar böyle güzeldi, sonrasında bozdu tabii ama keyfimizi hiçbirşey bozamazdı ve gezmemizden, eğlenmemizden hiç eksik kalmadık:))
Annemin meşhur kahvaltılarında çatlayana kadar yedim, içtim:)) Hele bir ajvar vardı ki (sol üst köşedeki resim), anneciğim kendi elleriyle yapmış, mükemmel ötesiydi.
çok güzel pastalar, kekler, kurabiyeler yedim:) Profiterol tarifi önümüzdeki postlarda yer alacak zaten, bilginize:)
Harika sofralara konuk oldum, Teyzemin muhteşem salata, meze ve yemekleriyle midelerimiz bayram etti.
Kuzenimin 17. yaşgününü kutladık. Ne kadar çabuk büyüdüğüne bir kez daha şaşırdım. Daha dün minnak bir bebişken, şimdi koca bir delikanlı olması, bende hem gurur hem de "yaşlanıyor muyum ne?" duygusu yaşattı:)
E bizim delikanlı fanatik Bursasporlu olunca, pastası da yeşil-beyaz oldu doğal olarak:)
Aramızda çok süslüler de vardı:))
Süslü küçük hanım bir ara yoğun ilgiden bunalıp, tasını tarağını toplayıp gitmek istedi:)
Ailenin en minnağı ise ablasının bu hallerine kah güldü, kah şaşırdı:))
Tabi ailenin en minnağı ünvanını kaptıran diğer kuzenim, doğum günü çocuğu ile "sürekli diğer minnaklarla ilgileniyorsunuz, ben de burdayım" mesajı verircesine pozlar verdi, dikkat çekmeye çalıştı. Kah bize kızdı, "fotoğraf çektirmek istemiyoruuuuumm" diye bağırdı, kah bakugan oyuncaklarının özelliklerini anlata anlata bitiremedi:))
Güzel mekanlarda, güzel insanlarla, güzel yemekler yendi.
Bizim küçük prenses abi-kuzeniyle birlikte olmaktan o kadar mutluydu ki, ağır ağabey, ortanca şehzade, her zamanki ağabeylik edasını burada da gösterdi:) Ne kadar çok kıskansa da minik kuzenini onsuz asla yapamıyor ve çok seviyor. Sanırım tüm çocuklarda bu mevcut.
Her yerde, her zaman asla ve kat'a süsünden ödün vermeyen bizim minnak prenses, o akşam da makyajını tazelemekle meşguldü. Dünya tatlısı boncuk kardeşi ise her zamanki gibi etrafı büyük bir şaşkınlık ve sakinlikle izledi.
Akşamlarımız hep annemin güzel manzaralı balkonunda misss gibi türk kahvesi içerek noktalandı:) İnsanın ailesi gibi yok, bir yanım hep yarımdı, eşim İzmir'deydi çünkü, ama ailemle böyle dolu dolu zaman geçirmek de çok iyi geldi doğrusu. Başta da söylediğim gibi Allah ailelerimizi yanımızdan eksik etmesin.