29 Haziran 2012 Cuma

BİR MİM VE İYİ HAFTA SONLARI

Blog hayatımdaki (sanki yıllardır bloggermışım gibi başladım ama idare edin artık:)) ilk "mim"imi almış bulunuyorum. Sevgili Begonvil beni mimlemiş, hayatımda bana mutluluk veren şeyler nelermiş, bakalım:))
İlk olarak canım ailem, eşim, sevdiklerim, onların mutlu, huzurlu ve sağlıklı olması benim en büyük mutluluğum. Çok şükür ki her zaman küçük şeylerden mutlu olabilen biriyim, aileme bana bunu öğrettiği ve aşıladığı için her zaman minnetarım. Küçücük, gerçekten düşünüldüğümü, önemli olduğumu ve sevildiğimi hissettiren her davranış, söz vs. beni deli gibi mutlu eder. Bunlar mutluluğumun temel taşları; aşağıdakiler ise bu temele güzellikler katan, mutluluğumu katlayan etmenler... 
Güzel kahvaltı sohbetleri, ama illa ki sevdiklerimle, uzun, kahkahalı, bol dedikodulu:))


Kahve; asla vazgeçemediğim, içtiğimde beni rahatlatan, mutlu eden, bağımlısı olduğum içecek. Liseden beri hayatımda. İlk önce öss'ye hazırlanırken sabahlayacağım zamanlarda içerdim, sonra üniveristede vizelere, finallere çalışırken müptelası oldum. Artık kahvaltı sonrası, işte, proje çizerken, kitap okurken, tv seyrederken, komşu ve arkadaş buluşmalarında illa ki içerim, vazgeçemem:))


Yemek-içmek, beni mutlu eden diğer etmenler arasında:) Maalesef çok seviyorum, boğazıma ve damağıma çok düşkünüm, kaliteli, temiz, leziz hiçbirşeye hayır dememe gibi bir huyum var, hep derim, keşke bunları yesem yesem, hiiiççç kilo almasam, ama nerdeeeee:)))


Yemek yemekten mutlu olduğum kadar, yedirmekten de acayip mutluluk duyarım. Mutfak benim için terapi gibi; yeni şeyler denemek, denediğini başkasına denetmek, beğenilmek harika bir duygu (Her ne kadar son zamanlarda buna fazla vakit ayıramıyor olsam da).


E tabii beni tanıyan herkesin bildiği üzere gezmekten, kafayı dağıtmaktan, rahatlamaktan, güzel bir tatil yapmaktan, hafta sonu şehirden uzaklaşıp değişik yerlere kaçmaktan, yediğim önümde yemediğim arkamda olan tatillerden:)), sevdiklerimle zaman geçirmekten, Bursa'ya ailemin yanına gitmekten mutlu olurum.


Bu mim böyle devam eder:)) En iyisi kısa kesmek, benim de birilerini mimlemem gerekiyormuş, mimin özelliği buymuş (acemi blogger:P) Ben de Hümeyra'nın Denizi'ni, Ebygale'i ve Asortik'i mimliyorum. Hadi bakalım kızlar, sizi mutlu eden şeyler nelermiş görelim:))

Herkese mutlu hafta sonları:))









26 Haziran 2012 Salı

HAFTA SONUNDAN...

Yazın geç gelmesi, işlerin ayarlanamaması derken yazlık sezonunu sonunda açtık:) Deniz, güneş, bol yemek-içmek, bol kahkaha, aile saadeti, huzur, mutluluk... Bu hafta sonunu anlatabileceğim en iyi kelimeler bunlar...


Herkese iyi haftalar...

19 Haziran 2012 Salı

MİNİ MİNİCİK:)


Bu minik kedicik, sabah evden çıkarken miyuv, miyuv diye bir sesle yanıma geldi:) Öyle masum, öyle yardıma muhtaç bir hali vardı ki, fotoğraflarını çektim, arabaya bindim ama aklım onda kaldı:(  Neyse ki sitemizdeki bahçede her zaman su, süt ve kedi maması mevcut:) En azından içim biraz da olsa rahatladı diyebilirim. Ben pek kedi insanı değilimdir, yani küçüklüğümden beri kedilere karşı mesafeliyimdir:) Ama bu yavru kediler beni benden alıyor. Herşeyin yavrusu ne de güzel öyle değil mi?




18 Haziran 2012 Pazartesi

BABALARIN BABASI:))


Dünyanın en kafa dengi, en anlayışlı, en herşeye izin vereni, en tatlı, en dürüst, en iyi kalpli, en düşünceli, en eğlenceli babasıdır o:)) Canım babaaammm, babalar günün bir kere daha kutlu olsun.

Ayrıca tüm babaların babalar gününü kutluyorum.

11 Haziran 2012 Pazartesi

SAİTABAT KÖYÜ'NDE KAHVALTI

Saitabat Köyü, Bursa Kestel ilçesine bağlı şirin mi şirin bir köy. Yemyeşil doğası, gürül gürül akan şelalesi ile kafa dinlemek, güzel bir hafta sonu geçirmek için biçilmiş kaftan diyebilirim. Bursa seyahatimizde pazar kahvaltısı için gittiğimiz Saitabat Köyü Kadınlar Derneği'nde çok güzel zamanlar geçirdik. Yolunuz düşerse mutlaka uğrayın, hatta yolunuzu oraya düşürmeye çalışın derim, benden söylemesi:))



Köy kahvaltısı çok lezizdi. En beğendiğim böğürtlen reçeli oldu. Ben böylesini hiç yemedim, satışı da varmış çok şükür, koca bir kavanoz aldım, yetmedi, sevdiklerime de aldım:))

Bizim minnak kuzenler kah koşturdular, kah oynadılar:)) En minnağımız ise seyretmekle yetindi:)



 Kahvaltı sonrası ritüelimiz, tabii ki nefis Türk kahvesi...




 Herkese iyi haftalar...

4 Haziran 2012 Pazartesi

EMİR SULTAN CAMİİ-YEŞİL TÜRBE

Bursa'da doğum günümü geçirdiğim akşamın öncesinde kayınvalidemin isteği üzerine Emir Sultan Camii ve Yeşil Türbe'ye gittik. Müthiş tarihi dokusuyla, görkemli yapısıyla bizi adeta büyüledi diyebilirim. Küçükken okul gezilerinden birinde götürmüştü öğretmenimiz bu yerlere, bir de kuzenimin sünneti vardı, Bursa'da adettir, böyle türbelere camilere götürülür sünnet çocukları, dua edilir falan. Bilinçli gidişim ilk defa kayınvalidem sayesinde oldu:))) Ne biçim Bursalısın dediğinizi duyar gibiyim:))


Emir Sultan Camii, Yıldırım Beyazıt'ın kızı Hundi Fatma Hatun ile evli olan Emir Sultan adına, karısı tarafından yaptırılmıştır.


Avluda, içerde o kadar çok insan var ki, herkesin bir umudu, bir beklentisi... dedim kimbilir neler diliyorlar, neler için dua ediyorlar. İnsan bir sürü yorum yapabiliyor bunlarla ilgili, belki hastalarına şifa istiyorlar, belki biraz para, belki bebek, belki askerdeki yakınlarına dua ediyorlar, tez elden bitsin, sağsalim dönsünler diye.. Umut yaşatır insanı, bu lafı o kadar severim ki, doğruluğuna her defasında şahit olurum:) Böyle yerlede de hep duygusallaşırım, atmosferinden midir, yoksa bu yukarıda yazdığım, meraklandığım sebeplerden midir, bilemem, ağlayasım gelir, boğazımda bir düğüm, öyle çıkarım ve herkesin dualarının kabul olmasını dilerim.

Emir Sultan Camii avlusuna girerken tahtadan yapılmış bu hediyelik eşyalar satılmakta, ben çok orjinal birşey göremediğimden birşey almadım ama belki siz bulabilirsiniz:)
Emir Sultan Camii'nin yakınında yol boyunca Emir Sultan Mezarlığı'nı görmeniz mümkün. Bu tarihi çınar da mezarlığın içinden boy gösteriyor.
Emir Sultan Camii ile ilgili detaylı bilgi almak isterseniz burada zaten yazmışlar:)
Emir Sultan Camii'nden çıkıp karnımızın acıktığını hissettik ve hemen aşağıda Yeşil Türbenin bulunduğu mevkiide yer alan Yüce Hünkar'a gidip birşeyler yiyelim dedik.
Yüce Hünkar çok uzun yıllardır Yeşil'de faaliyet göstermekte olan cafe ve restaurant olarak iki bölümlü bir tesis. İster cafede oturup Bursa manzarası eşliğinde birşeyleri için, ister yine aynı manzaralı restaurantında enfes dönerlerinden yiyin:)) Kayınvalidem, kayınpederim ve eşim ilk defa oralara gittikleri için, onların izlenimlerini objektif olarak kabul edip, kebapları çok beğendiklerini de söyleyeyim:))



Yemekten sonra olmazsa olmazımız, tabii ki bir orta kahve:))

Bu güzel mekandan sonraki durağımız Yeşil Türbe'ydi.

Sultan Çelebi Mehmet'in Mimar Hacı İvaz Paşa'ya yaptırdığı bu muhteşem yapıt, Osmanlı mimarisinde duvarları çini ile kaplı olan tek  türbe ünvanına sahiptir. Daha detaylı bilgi için tık tık.


Çocukluğumun klasiği, renkli macunlarla karşılaşınca, kardeşim de ben de çocuklar gibi şendik:)) Biz küçükken "ballı ballı" derdik, nerden uydurduysak:))
Yeşil Türbenin hemen altında Yeşil Çarşı diye tabir edilen bir bölüm var. Oradan Bursa'ya özgü havlu, ipek, peştemal vs gibi ürünleri bulmanız mümkün.




Yukarıdaki dükkanda çok enteresan bir olay oldu, sizinle paylaşmak isterim. Şimdi bu dükkana girdik biz, bakıyoruz ne var ne yok, etraftaki hiçbir şey de eşsiz değil, yani bunları ülkemin herhangi bir köşesinde çok rahatlıkla bulabilirim:) Neyse efendim, ben böyle etrafı çekiyorum, sadece ben değil yabancı turistler de çekiyor, bende mi bir uyuzluk var anlamadım ki, satış elemanı kız yanıma gelip "Yalnız fotoğraf çekmek yasak" deyiverdi. Şöyle bir kal geldi bana ve "Neden" diye sordum. "Yasak" dedi. Dedim " Kulaklarım işitiyor, ben nedenini soruyorum". "Başka yerlerde konsept olarak bu ürünleri görüp satışını yapabilirler" miş:)) Allah seni naapmasın diyesim geldi:)) Dedim ki "İzmir'den geliyorum ve bu ürünleri adım başı her hediyelik eşya satan dükkanda bulabilirsiniz, yani kendinizi orjinal hissetmeyin, zaten orjinal birşey bulsam alacaktım. Ama belki satışına da izin vermiyorsunuzdur, malum biri benden görüp aynısını alıp satışını yapabilir". Sadece mal mal suratıma bir süre baktı ve "Benim için problem değil de öyle bir yasak var işte" dedi:)) "Tamam" dedim daha ne diyeyim:)) Gerçi çekeceğimi de çektim yukarda görüldüğü üzere:) Ne kadar eşsizler değil mi? Yarın hemen aynılarından yaptırıp, Silk House'a rakip olacağım:))) Allahım yaaa:))

Hadi herkese iyi haftalar olsun.....